Garabet Yazmacıyan (1868 – 1921)
Garabet Yazmacıyan (Ermenice: Կարապետ Եազմաճեան, 1868 – 1929) Ermeni asıllı önde gelen bir Osmanlı ressamıydı.
Hayatı
Kadıköy Surp Takavor Kilisesi’ndeki ölüm kayıtlarına göre Üsküdar doğumlu olan Yazmaciyan’ın eşinin adı Deruni’dir.[1] Yazmaciyan, Üsküdar’da doğup büyüyen üç çocuklu bir aileden gelmektedir. Nubar Paşa’nın akrabası olan ilk eşi kendisinden yirmi yaş büyüktü ve evlendikten dört yıl sonra vefat etti. Yazmaciyan’ın evi yandı ve birkaç tablo dışında hiçbir şey kurtarılamadı. Bu tabloları Kadıköy’de bir arkadaşının dükkânına götürürken hırsızların saldırısına uğrar ve dayak yiyerek tabloları alır.[1] Bu olaydan sonra bir süre şoktan konuşamayan[1] Yazmaciyan, bir süre Kadıköy’de aynı arkadaşının dükkânında yaşar, ta ki kızı İtalya’da Latince öğrenen Sirpuhi adında dul bir kadınla tanışana kadar. Sirpuhi ve Garabet sonunda evlenirler. Sirpuhi’nin kızı Alis İtalya’dan döndükten sonra aile Cevizli’ye taşındı ve sekiz ay sonra Garabet Yazamaciyan İstanbul’da kalp krizinden öldü[1].
Sitili
Yazmacıyan, Mıgırdiç Civanyan (1848-1906) ile çok yakın benzerlik gösteren manzaralar, renk armonileri ve konular kullanmıştır. Ancak fırça darbeleri biraz daha dikkatsiz ve özensizdir.Yazmacıyan, Civanyan gibi resim yaparak geçimini sağlayabilmek için oldukça hızlı üretmek zorundaydı. Yazmacıyan yerel Ermeni kiliseleri için de resim yapmıştır. Kiliseler için yaptığı resimler daha ayrıntılı, özenli ve inceliklidir[2].
Eserlerinden biri de kendi işletmesi için yaptığı çift taraflı teneke dükkan tabelasıdır. Tabelanın bir yüzünde sanatçı kendisini resim yaparken resmetmiştir. Tabelanın arka tarafında ise natürmort bir resim görülmektedir. Bu, potansiyel müşterilere hem natürmort hem de portre siparişleri almak ve iş yapmak için açık olduğunu ilan ediyordu. Bu dükkan tabelası bir bakıma 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başı İstanbul’unda bir ressamın aynı zamanda bir tüccar olduğunun da kanıtıdır. Benzer şekilde bu olgu, o dönemde resimlerin birer nesne olarak görüldüğünü, Osmanlı toplumu ve ekonomisinde, özellikle de gayrimüslim azınlıklar arasında sipariş edildiğini ve mal olarak kabul edildiğini göstermektedir.
Ağzında Zehir Olan Baştan Çıkarıcı Kadın da Yazmaciyan’ın en ilginç eserlerinden biridir. Bu resimde çıplak bir adam ayakta durmakta ve çiviye benzer uzun pençeleri olan yarı yılan yarı insan bir Basilisk’e sarılmış olarak tasvir edilmiştir. Basilisk sanki Tanrı’ya bakıyor gibi görünüyor; arzularını yerine getiremediği için öfkeli. İnsanın pembe bedeni ile kırmızı cicili bicili mavi-siyah yılan benzeri yaratık arasında keskin bir tezat vardır. Ancak tartışmaya açık olan, adamın elinde tuttuğu kırmızı-beyaz bohem kupanın içeriği ve neyi sembolize ettiğidir.